YAŞAMA DAİR HERŞEY

Friday, April 11, 2008

Cok Dertliyiz Canım..:)

Yazımın başlığına bakıp da öyle sıkıntılı bir durumumuz olduğunu düşünmeyin :) Allah'a şükür gayet iyiyiz :)

Uzun zamandır yazamadım. İşler güçler derken zaman hızla akıp gidiyor ve biz durup soluklanacak zamanı bile bulamıyoruz. Allah'tan Palyancomun anne - babası burada da birtanem evde tek başına sıkılmıyor. Gerçi annemler yarın gidiyorlar. Tekrardan çekirdek aile moduna döneceğiz c.tesi akşamı itibariyle :) Olsun biz bize yetiyoruz bu gurbet ellerde. Palyancom iki ay sonra işe başlayınca daha bir ferahlayacak. Bütün gün evde bebekle uğraşmak çok kolay iş değil, bunun bilincindeyim. Zaten olabildiğince dışarıda zaman geçirmeye çalışıyoruz. Ben olmasam bile anne ve babasıyla geziyor.

Gelelim "Dert" kısmına. Bir önceki yazımda demiştim "hersey Görkem Efe'ye dair" diye :) Hah.. işte dert kısmıda onunla ilgili :) Beyfendi yavaş yavaş dillendi. Bazen bir anlatıyor bir anlatıyor, bizi gülüp geçiriyor. Hele keyfi yerindeyse al karşına muhabbet et :) "Keyfi yerindeyse" derken özellikle sabahları ve uykusunu tam aldığı zamanlar :)

Baba olduktan sonra en cok muhatab oldugum sorulardan biri de: "babalığı anlayabildin?" sorusuydu. İlk başlarda pek anladığımı söylememem. Çünkü durup durup "ya bu çocuk benim mi? Ben bunun babası mıyım?" diye soruyordum. Pek çok defa Palyancom'la da konustuk bu konuyu! Oğluşumuz yatağında tatlı talı uyurken palyancomla birbirimize bakarak "bu bizim mi?" diye gülüşüyorduk şaşkın şaşkın :) Artık daha iyi anlıyorum Baba olduğumu :) Eve gittiğim zaman "oğluşum, babacım nasılsın?" dediğim zaman yüzüme bakıp gülümsemesi yetiyor bu duyguyu yaşamak için...Biraz daha büyüdüğü zaman koşarak boynuma sarıldığı zamanları düşününce çok daha fazla heyecanlanıp duygulanıyorum :) Şimdi bile kucağıma aldığım zaman bilmeden de olsa boynuma sarılmasının verdiği mutluluğu ancak yaşayanlar bilebilir...
posted by ANDY at 1:57:00 PM 19 comments

Friday, March 07, 2008

Görkem Efe'ye Dair Herşey :)

Blog yazmaya başlayacağım dönemde bir blog başlığı bulmam gerekiyordu. Blogda her konuda yazacağımı düşündüğüm için adını "Yaşama Dair Herşey" olarak seçmiştim. Ancak günümüz mevcut durumları artık blogumun ismini "Görkem Efe'ye Dair Herşey" olarak değiştirmem gerekiyor :)

25 Aralık 2007'den beri hayatımız sadece O oldu. Biliyorum sizler benden ve Palyancomdan onunla ilgili, anne babalıkla ilgili cok daha fazla yazı bekliyorsunuz ama bazen onunla uğraşmaktan kendimize zaman bulamıyoruz :) Eee...artık katlanacağız bu tür güzel zorluklara. Insan evlat sahibi olunca böyle düşünmeye başlıyor :) Tatlı zorluklar :)

Tepkileri gün geçtikçe belirginleşmeye başladıkça, bizim söylediklerimize ve hareketlerimize cevap verdikçe yaşadığımız mutluluğu, şaşkınlığı ancak bu deneyimi daha önce yaşamışlar çok iyi bilirler :) Bilmeyenlerde yapsınlar yaşasınlar :) Çünkü anlatmakla bu mutluluğun çerçevesinin ne kadar geniş olduğunu gösteremeyeceğimi düşünüyorum. Kesinlikle yaşanması gerek...

Gün içinde iş dışında tek konumuz O oldu :) Bugun ne yaptı? İşedi mi? Sıçtı mı? Yemek yedimi? Uyudu mu? Huysuzluk yaptı mı? Sorular şu an çok dar ama gördükleriniz çok daha fazlası. Kucağınızda yatarken size bakıp gülümsediği an herşeyi unutuyorsunuz :) O'na tüm gücünüzle sarılmak ve doyasıya öpmek istiyorsunuz. Şu an küçük olduğu için bu derecede abartı bir sevgi onu korkutabilir ya da şaşırmasına neden olabilir ki ben dayanamayıp şapur şupur öptükçe o güzelim gözleri kocaman oluyor ve etrafa şaşkın şaşkın bakıyor :) O'nun bu tatlı halini görünce bu sefer daha fazla öpmek istiyorum :)

Kokusu, teni, bakışı ve size ufakta olsa gülümsemesi...Insanın hayatı çok daha fazla sevmesine yetip artıyor. O andan sonra artık herşeyin O'nun için olduğunu ve O'nun için yaşamak istediğiniz anlıyorsunuz. Geriye baktığınızda "zaten yaşayacağımı yaşamışım, eğlenmişim, gezmişim" diyor ve hayatınızda O'nunla yaşayacağınız mutlulukları, gezmeleri, eğlenceleri beklemeye başlıyorunuz. Gerçi zaten bunları düşünürken düşledikleriniz gerçekleşmeye başlamış oluyor.

Çok anlamlı bakıyor. 2 aylık olmasına rağmen bakışları ile anlatıyor ne hissettiğini ya da ne demek istediğini :) Bu büyüyünce bakışları ile dövecek herkesi belli :)

Bence bunlar iyi gunlerimiz :) Neden mi? Konuşmaya ve yürümeye başlayınca esas zorluk başlıyacak. Şimdi bile geceleri ufak bir sesinde uyanıp ne oluyor diye bakıyoruz (tamam tamam ben uyuyorum palyanco bakıyor - ama arasıra bende uyanıyorum :)) Aslında artık hemen yanına gitmiyoruz. Özellikle bekliyoruz ve uzaktan takip ediyoruz. İleride hareketlenince O'na bir zarar gelmesin diye çok daha dikkatli olacağız. Gerçi burada olayın içine O'na karşı davranışlarımızın O'nun gelişiminde ne kadar etkili olacağı konusu giriyor. O günler bir gelsin o zaman düşünürüz bunları değil mi? :)

Resimlerini artık bloguma koymayı düşünmüyorum. Çünkü nazar değdiğine inancım en üst seviyede. Bu yüzden devamlı geceli okuyorum. Ne zaman bir ortama girsek arkasından buna bir tuhaf haller oluyor :) Insanlar severken bilerek ya da bilmeden nazar değdiriyorlar sanırım! Burada birgun pazarda gezerken Gürcü bir teyze "herkese göstermeyin saklayın" dedi! Bana çok ilginç geldi. "Kadının bir bildiği vardır herhalde" diye düşündüm. Ben çoçuğumu insanlardan saklama olayına karşıyım. Ancak bloguma resim koymak konusu başka!

Görkem Efe'den haberler devam edecek.... :)
posted by ANDY at 10:50:00 AM 8 comments

Monday, February 18, 2008

Paranın içine mıçmak...:)

NOT: Bu yazı Görkem Efe'den alıntı yapılmıştır :)

Bu iş için öncelikle uygun bir çift bulunur. Örnek: Andy - Palyanco çifti :) Daha sonra dünyaya gelmek için uygun şartların oluşması beklenir ve doğru zaman gelince doğulur :) Uzun süre karanlık bir yerde kalındığı için ilk birkaç saat gözler açılamaz ancak sonradan anne baba karıştırılmasın diye etraf dikkatlice incelenir. Kim demiş yeni doğan bebekler birşey görmek diye? Ben herşeyi gördüm :) Daha sonra bebek olmanın keyfi yaşanmaya başlar;) Bas bas bağırırsınız size kimse kızmaz, yemek ayağınıza gelir, hatta direkt ağzınıza :) Banyo ise ayrı bir keyiftir :) Ve asıl eğlenceli olanı ise istediğiniz yerde istediğiniz zaman işemek ve mıçmak :) Altınıza birşey bağlı olduğu için etraf kirlenmiyor ama altımı açtıkları zaman bir gülümsemem yetiyor. Kimsenin umurunda değil gunde 4-5 tane değiştirmem. Adı sanırım bebek bezi...! En guzeli ise altıma doldurdum diye açıyorlar bakıyorlar ki sadece işemişim, hemen yenisini takıyorlar...İşte o anda bir gürültü ve yeni bezi dolduruyorum :) Ne yapacaklar, yenisini takıyorlar :) Ben gene klasik bir gülüş atınca da "bokuna kurban olalım" diyorlar... Kurban olmak ne demekse artık :) Paranın içine de böyle mıçılıyor işte :):) Kimsenin sesi de çıkmıyor :) Ama eminim ben büyüyünce bunlar herşeyime karışıp kızarlar. Onu yapma, bunu yapma derler...O yüzden şimdi ne yapsam kardır :) Ye, iç sıç... Oh.. işte hayat bu bea :):)


- Mayonez teyzesine attığı bakış -

NOT 2: Uzun bir süredir yazamıyordum ama yakında yeni yazılarımla aranızda olacağım. Bloglarını uzun zamandır okuyamadığım blogdaşlarım yakında yorumlarım geliyor :) Son olarak Amerikadan not bırakan arkadaşımıza: İstediğiniz bilgileri ayrı bir yazı olarak yayınlayacağım.

posted by ANDY at 8:11:00 PM 13 comments

Thursday, January 17, 2008

Çok mu Hızlı Koşuyorum?

Daha dün gibi ilkokula başladığım gün...Universiteden mezun olduğum gün bir bankın üzerine oturup: "işte esas şimdi başlıyor" demiştim kendi kendime...Ve sanki o zamana kadar çok yavaş geçen hayat bir anda hızla akmaya başladı. 20'li yaşlar derken birgun bakıverdim 30 olmuşum :) Şimdi otuzlu yaşların yarısına yaklaşıyorum. Gerçi ben nedense kendimi hala 20'li yaşlarda gibi hissediyorum ve görüyorum :) Bunun nedeni 30'ları inkar etmem değil :) Sanırım daha 30'uma girdiğimi daha anlamadım :) Ben mi çok hızlı koştum yoksa?Zaten yaşamda bir birşeyleri anlamaya çalışırken geçip gitmiyor mu?

Bunları neden yazıyorum merak ediyorsanız, bilmeyeninz vardır diye söylüyorum 11 ocak benim yaşgünümdü. 33 oldum :) En azından rakam karizmatik :) Söylerken seksi oluyorsunuz :)
Bu yaşgünümde maalesef palyancom ve Yavru Aslan yanımda yoktu. Ancak yaşgünümde yanımdan olmalarından çok yaşamım boyunca yanımda olmaları daha önemli. Bir yaşgününden ne çıkar? Zaten doğru düzgün yaşgünü kutlayan birisi değilim :) Ayrıca kendileri iki hafta sonra burada olacak :)

Bu arada mesenger sayesinde her akşam palyancomu ve Yavru Aslanımı görebiliyorum :) Aslında biraz büyüdüğü zaman, "IMPARATOR OĞLUM" diyeceğim O'na :) Ilk cocuk oldugu icin. Bakalım ikincisi Allah kısmet ederde olursa artık cinsiyetine gore "KRAL" ya da "SULTAN" olacak :)

Insan onlarla ilgili hayal kurmaktan düşünmekten kendini alamıyor. Bir düşünmeye başlayınca kendini çok daha yaşlanmış buluyorsun bir anda :) Ne zaman yürüyecek, ne zaman konuşacak? Konuşmaya başlayınca herşeyi soracak, düzgün cevap vermek lazım :) Okula gidecek ama nerde okuyacak? Universite derken ben bir anda oldum 70 yaşında :):)


BAKIŞIN AÇIKLAMASI: Ben biraz büyüyeyim size yapacağımı biliyorum! Şu an biraz güçsüzüm diye beni böyle tutup sarmalıyorsunuz ama ben bir yürümeye ve konuşmaya başlıyayım o zaman göreceksiniz gününüzü :)

posted by ANDY at 1:57:00 PM 25 comments

Monday, December 31, 2007

Mutlu Yıllar :)

2008'de beni ve palyancoyu uykusuz geceler bekliyor :) Ne yapalım katlanacağız bunlara :) Bu büyük mutluluk için herşeye değer :)
posted by ANDY at 5:11:00 PM 11 comments

Saturday, December 29, 2007

Kelimelerin Kifayetsiz Kaldığın An,

Aslında biz kendisini 28 Aralık Cuma günü bekliyorduk. Doktorumuz Cuma sabahtan hastaneye gelmemizi, palyancoma doğum sancısı vereceklerini ve doğum için bekleyeceklerini söylemişti. Hatta bu sürenin 12 saat olacağını eğer serumun verilmesinden 12 saat sonra doğum başlamazsa sezeryan ile alacaklarını belirtmişti. Palyancom: “Doktor ilk defa sezeryan dedi” diyerek içindeki tedirginliği söylediği zaman doktorun gerekli açıklamaları yaptığını söylerek rahatlatmaya çalıştım birtanemi. Doktordan çıkarken “su an itibariyle haplarını (doğumu geciktiren) almıyorsun artık” dedi. Her an olabilirdi doğum. Aslında bildiğiniz gibi 15 gün öncede böyle bir durum söz konusuydu ama oğluşumuz yeterince büyümediğ için doğum sancılarını geciktiren haplarla 10-15 gün daha bekledik ki; yavrumuz yeterince büyüsün :)

Doktordan çıkıp alışveriş merkezine gittik oğlumuzun eksik eşyalarını tamamlayalım diye ;) 1-2 saat oyalandık ve eve gittik. Saat 22:00 sularında palyancom “nişan geldi” dedi. Bir anda herkes heyecanlandı. Doktora telefon açıldı ve hemen hastaneye gitmemiz söylendi :) Hapları keser kesmez gelir miydi bu adam ya! :) Galiba geliyordu. Hemen hazırlanıp gittik hastanemize. İncirlide Ethica Hastanesi var. Eski İncirli Hastanesi. Yenilenmiş, güzel bir hastane olmuş. Ben butik hastane dedim. Çok büyük ve kalabalık olmadığı için :)

Hasteneye gittiğimizde hemen testleri yaptılar ve doğum sürecinin başladığını söylediler. O andan itibaren artık doğum için gerekli hazırlıklar başlatıldı. Serum verildi. Bebeğin kalp atışları ve doğum sancıları daha sıkı takip edilmeye başladı. Normal doğum için artık son şartların da oluşmasını beklemeye başlamıştık ki doktorumuz “hadi yukarı çıkalım 30-40 dk. Sonra doğum olacak” dedi :) Daha da bir heyecan basmıştı beni. Palyancom ise bir o kadar sakin ve güçlü duruyordu.

Doğumhane ufak bir odaydı. Normal doğum olacağı ve doğum normal bir süreç kabul edildiği için sezeryandaki gibi hazırlıklar olmadı. Birkaç hemşire, doktor ve ben :)

Doğum başlamadan epidural denen lokal anestesi yapıldı. Palyancom kasılmaları duyacak ama acıyı hissetmeyecekti. Ancak ilk iğne 2 saat önce yapıldığı için etkisi geçmeye başlamıştı ve bu arada da doğum da başlamıştı. Palyancom acıyı da hissediyordu ama o kadar güçlü ve kararlıydıyki ona saygım bir kat daha arttı. Aslında o an tüm annelere olan saygım kat kat artmıştı.

Anestezi uzmanı başka bir ameliyatta idi. Gelmesini bekledik ve gelip iğneyi yapmasından sonra süreç biraz daha hızlandı. O andan sonra doktorun yönlendirmesi ve palyancomun sabırı, gücü ve azmi başladı. Saat 03:42’de de GÖRKEM EFE aramıza katıldı :)

Bu ana kadar yaşananları anlatmak kolay ama O’nun doğumundan sonraki hele ki kucağıma aldığım andan ititbaren yaşadığım hislerimi anlatmak için şu an kelimeler kifayetsiz kalıyor :) Bunu ancak baba olmuşlar anlayabilirler diyorum J Çünkü bunu anlamak için bebeğinizi kucağınıza almanız gerek. Ufacık, daha neyin ne olduğunu bilmeyen ve tamamen sizin korumanıza muhtaç bir insan kucağınızda. Her türlü hissini ağlayarak anlatan ufacık bir insan :) Kokusunu dünyanın hiçbir kokusuna değişmezsiniz. İçinize çekmekten zevk alırsınız ve kokusu üstünüze sinsin istersiniz.

İnsan bu duyguyu yaşayınca “keşke daha önce olsaymış” diyor :) Bunu bana söyleyen çok olmuştu ama dedim ya “kucağınıza almadan bilemiyorsunuz, anlayamıyorsunuz” :)

Bu arada İncirli Ethica Hastanesi personeline ve doktorumuz Tahsin Berk ARSAN’a çok teşekkür ederiz.

Ve huzurlarınızda GÖRKEM EFE (lütfen MAAŞALLAH demeyi unutmayalım :))




posted by ANDY at 12:37:00 AM 23 comments

Sunday, November 25, 2007

Kısa Kısa...

Bildiğiniz üzere palyancom planladığımız tarihten daha önce gitmek zorunda kaldı Türkiye'ye :( Allah'tan Babası gayet iyi. Allah'a şükürler olsun. Arda arda gelince kötü haberler insan daha bir kötü oluyor...

Palyancom buradayken -gene bildiğiniz üzere- habire uyuyordu ve bende evede tek başıma kalacağım zamanların antremanlarını yapıyordum. bkz: Yalnızım Dostlarım Yalnızım Yalnız Fakat palyancom yokken şunu farkettim ki o uyusa bile evdeki varlığı bambaşkaymış. Şimidiler de akşamları televizyondan gelen sesler evdeki sessizliği bozuyor :( Ne yapalım artık biraz daha sabır göstereceğiz. Zaten buradaki sağlık koşulları çok daha iyi olsaydı, hiç göndermezdim O'nu Türkiye'ye!

Bir akşam bizim yeni diktatörün evine gittik. Kişi başı 1,5 kilo şarap içtik :) Ama öyle 3-4 saatte değil. Su bardağı ile (şarap bardağımız yoktu:)) her bardağı fondip yaptık :) O an birşey olmadı ama ertesi gün gösterdi şarap gücünü :):)

Bundan bir hafta sonra buradaki teknik müdür evine davet etti bizi. Eğer bir Gürcü sizi evine davet ediyorsa bu demektir ki o gün içeceksiniz :) Başka şansınız yok. Çünkü şaraplarını ve çaça dedikleri içkilerinin evde kendileri hazırlıyor ve misafir geldiği zaman yedirmeyi içirmeyi çok seviyorlar. 1 hafta aradan sonra gene 1 kilodan fazla şarap içtik :) Zaten burada yaşarken alkolik olmadan Türkiye'ye dönmek en büyük başarım olacak :):)

Geçen hatfa bizim büyük patron buradaydı. Gelmesi gayet iyi oldu. Burada ne olup bittiğini kendi gözleriyle görmesi bizler için çok olumlu bir durum :) Patronun geldiği günün akşamı Abdullah Gül'de geldi Tiflis'e. Hem iki ğlke arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi hem de Bakü - Tiflis - Kars demiryolu projesini hayata geçirdiler. Gelişinde mümkün olmadı ama gidişinde cumhurbaşkanıyla tokalaştık :)
posted by ANDY at 1:55:00 PM 19 comments