YAŞAMA DAİR HERŞEY

Thursday, October 26, 2006

Yurdum Güzel Yurdum..!

İnsanın bulunduğu noktadaki durumunu analiz etmesi ve haline şükretmesi için, daha kötü durumlardaki insanlara bakması gereklidir bence. Aksi takdirde daha iyiye baktıkça hep halimizden şikayet ederiz. Tamam, ileri gitmek, kendini geliştirmek için senden daha iyi olanları izleyip, örnek alabiliriz ama durumumuza göre hareket etmek ve ne olduğumuzu bilmek çok önemlidir öncelikle...

Son 1 yıldır Gürcistan'dayım. Buraya gelmeden önce komşumuz olduğu dışında ne Gürcistan'ı bilirdim doğru düzgün ne de halkını. Ancak buraya geldikten sonra Turkiye'nin, yurdumun nasil harika bir memleket olduğu daha iyi gördüm. Gerçi İran'a gittiğim zaman da anlamıştım bunu ama orada sadece 10 gün kaldığım için şimdiki kadar net olmamıştı.

Hani Türkiye'yi İran gibi yapmak isteyenleri yada onlara özenenleri İran'a göndermek gerek! Bunu söylerken asla bir amerika ya da avrupa ülkesi gibi olalım demiyorum ve istemiyorum. Tarihin başlangıcından beri var olan bir milletin başkaları gibi olma ihtiyacı / isteği olmamalıdır. Kaldı ki; bugün amerika Osmanlı'nın günümüz modelidir.

Gelelim buradaki yaşama...Yaşı bana yakın ve benden büyük olanlar 80'li yılları hatırlarlar. O zaman ki yaşam şartlarını. İşte burası daha 80'li yılların başındaki Türkiye gibi. 92'de SSCB'den ayrılmış olmasına rağmen 2002 yılında "Rose Revulution - Gül Devrimi" ile asıl gelişim ve değişim sürecine başlamışlar. Aradaki 10 yıl boyunca pek bir ilerleme kaydedilmemiş. Şu an bile üretim nerdeyse sıfır. Herşey yurt dışından ithal ediliyor. Özelleştirmeye büyük önem veriyorlar ancak bu sadece hükümetin uygulaması ile olmuyor. İşte burada "canım ülkem ve insanı" kavramı başlıyor bizler için :)

Ülkemizde olsa ve bir müşteri gelse ona elimizde olan herşeyi satmak için çaba sarfederiz ama burada sizinle pek ilgilenmedikleri gibi, eğer dükkan kapanış saatine yakın giderseniz içeri girmeyin diye saklananlar, dükkan kepengi kapanmamış olsa bile sizi "kapandı" deyip içeri almayanlar çok. İşsizlik çok fazla, çalışanların maaşları çoğu yerde düşük ama siz çok daha iyi imkanlarla iş verseniz bile onlar çalışmamak için can atıyorlar. Bizdeki "ne iş olsa yaparım" kavramı, burada "ne iş yapacağım ve çalışma saatleri ne" oluyor :) Geçen bir bayan iş başvurusu yapmıştı ve iş bilgisi bizim için oldukça iyiydi. Fakat hanımefendiye saat 08:30'da işte olmak zor geldi. Çünkü böyle bir durumda 7'de uyanması gerekmiş!!! Bize "eğer 10'da işe başlarsam olur" dedi :)) Ne kadar komik değil mi? Saat 10!!! Aslında ona kızamıyorsunuz çünkü burada banka olsun nerdeyse tüm iş yerleri saat 10:00'da açılıyor!!!

Hele trafiğe çıkıpta sürücüleri görünce İstanbul'un trafigini özler oluyor insan. Tamam bizde çok fazla trafik ve sıkışan yol var, bunun yanında öküz sürücülerimiz de var ama burada iki gün araç kullanın aradaki farkı anlarsınız :)) Gerçi Tahran'daki trafik sanırım hiçbiryerde yoktur. Araba kaza esnasında çok zarar görmedikçe araçtan inmiyorlar bile :))

İran'da trafik!

Trafikten bahsetmişken devam edelim; araçların nerdeyse yarısında dikiz aynası yok. Olanlarda kullanılmıyor :) Araç fiyatları çok çok ucuz. Çünkü vergi en pahalı araç için 1500 USD. Başta Almanya'dan olmak üzere sıfır ve ikinci el arabaları getirmek çok ucuz. Örnek vermek gerekirse 2000 model mercedes ML jeepler 15 bin USD. Varın siz düşünün ucuzluğu. İnsanların gelir durumu bize göre çok düşük. Çok zengin olanlar var ama aynı bizdeki gibi gelir dengesizliği daha da fazla bir şekilde var. Bu durumda para biriktiren arabayı alıyor ama daha sonra ne dogru düzgün bakımı yapılıyor ne de tamir ettiriliyor. Her an kırılmış cam yerine koli bantıyla kaplanmış kapı görebilirsiniz :))

Bir tepeden Tiflis :)

Bir sabah aracıma bindim, sağ aynama baktım "aha ayna yok, çalmışlar" derken sol aynama baktım " aha bunu da çalmışlar" diyerek resmi tatli oldugu için 4 gün aynasız sürdüm arabayı :)

Herneyse Gürcü dostlarımızın tepkisini çekmemek adına daha derinlere inmiyorum ;) Peki hiç güzel birşey yok mu ? Var tabiki! Birincisi temiz bir hava ve şehirleme esnasında zarar verilmemiş yeşillikler. Olabilecek heryer yeşil. Yolda giderken uzaktan ağaçlar arasında sadece evlerin çatısını görüyorsunuz. Sanata çok değer veriyorlar. Tiyatro, bale, opera önemli. Fakat buna rağmen ülkemin ve yurdumun doğal güzelliklerinin yerini tutamaz. Sadece boğazımız bile yeter ;)

Türkiye'nin ne insan ne de doğa güzelliğinin başka hiçbir yerde olmadığına inanlardanım. Belki daha iyi sosyal haklara, daha iyi yaşam standartlarına sahip, daha iyi yönetiliyor olabilirler ama insanın yanında güvenebiliceği, bayramda ziyaret edebileceği, akşam oturmalarına gidebileceği, sırlarını paylaşabiliceği, zor anlarda sırtını dayayabileceği insanların olması gerek etrafında.

Seni özledim yurdum...toprağını, denizini, boğazını seyretmeyi bir tepeden...
Sizleri özledim, sevdiklerim...hoş sohbetlerinizi, sıcacık kuzenler birliği toplantılarımızı...
posted by ANDY at 2:21:00 PM

0 Comments:

Post a Comment

<< Home