YAŞAMA DAİR HERŞEY

Friday, October 13, 2006

Side - Dikili

Üniversitenin birinci sınıf sonunda staj yapmam gerekiyordu. Evil ve ben güneyde tarzımızdan ödün vermeden çalışacak otel arıyorduk. Haywan Adamın ablası zamanında Fethiye'de tur rehberliği yaptığı için pek çok otel müdürünü tanıyordu. Evil'a ne zaman “Staj ne olacak” desem oturduğu sandelyeye yayılarak "haywan adamın ablası halledecek" derdi. Aslında yalan değil halletti ama dedim ya biz tarzdan ödün vermeyecektik ;)

Tarz: Rock tarzi tabiki. Uzun saç ve küpe :) Gençlik işte. İnsan her zaman öyle giyinip, saç uzatamaz. Ama gel gör ki; o zamanlar nerdeyse tüm aile tarafından eleştirilmiştim. Ne değişti saçlarım uzunken ya da kısayken? Ben gene aynı benim.

Nerde kalmıştım; Evet staj diyordum. O yaz Bodrum'da bir otel ile görüştük. Otel müdürü bizi arayacağını söyledi ama aramadı :) Liseden evil ve benimle ayni sınıfta okuyan Arap -kendisi lise boyunca sıra arkadaşım olmuştur. Çok güzel ve zor günler geçirdim O'nunla. En son New York'ta buldum izini. Maillestik ama bir daha cevap alamadım :(- Hadigari'de çalışıyordu. 19 Mayıs haftası orada kalıp Hadigari'de onunla çalıştım 4 gün. Hem masraflarım çıktı hem de bedava eğlendim :) Hadigari'nin müdürü staj için oraya çağırdı ama Evil'a verilmiş sözüm vardı. Evil'la geçecekti staj dönemim.

Sonunda Fethiye'ye gittik okulun kapanması ile beraber. Haywan Adam'ın evinde kalan çok sayıda akrabası olduğu için bize yer yoktu haliyle. Bizde de pansiyona bile verecek para olmadığı ve rock felsefesi ışığında -birşeyi belirtmek isterim. Akliniza pis görünümlü, kirli rock'çular gelmesin. Her zaman temizdim ve temiz giyidim :)- parkta yatmaya başladık. Gündüz haywan adamın dükkanda gece ise önce o car cemetery (rock bar) sonra da boş Fethiye yollarında dolaşıp parklarda yatıştık :) Haywan adam, evi olmasına rağmen bizi hiç yanlız bırakmadı. Gerçek dost böyle olur. İlk ya da ikinci gün Letonya tatil köyüne gittik. O sene Antalya'da iki yer bombalandığı için her yerde güvenlik üst düzeydeydi. Girişte kime geldiğini söylüyorsunuz. Otelde kalan birilerine geldiyseniz onları arayıp teyid ediyorlar doğruluğunu. Biz nedense orada kalan birisine gelmiş gibi girdik içeri. Haywan Adamın ablası kendi adını verdi, orada kalan tanıdıklarına. Biz içeride yiyecek içecek müdürü ya da genel müdür ile konuşmayı beklerken karşımıza otel güvenlik müdürü çıktı. Bize kimlik falan sordu. Bizimde ters cevaplarmız karşılığında bizi otelden atmak istedi! Genel Müdürün bizi beklediğini söylediğimiz zaman telaşlandı ve bizi kapı dışarı etti! Herneyse ben ve Evil sinir olduk ama kös kös haywan adamın dükkana döndük. Durumu anlattık. O da ablasına iletti olanları. Biz birazdan olacaklardan habersiz dükkanda otururken, Haywan adamın eniştesi içeri girdi ve aynı anda içerisini iğrenç bir koku sardı.

Eniştesi: “Çoçuklar otelin genel müdürünün eşi burada” derken koşarak klimayı açması ve kadının içeri girip suratının ekşimesi bir oldu. Biz rezil-ü rüsva olduk bu arada :) Sağolsun kadın hiç bozuntuya vermedi. Bizi otelde çalışmaya çağırdı ama bu olaydan sonra orada huzurlu bir çalışma ortamı olmayacağını düşündüğümüz için istemedik. Tabi tarzdan da ödün vermemek cabası!

Ben size haywan adamın acıyı çok sevdiğini, sabah akşam acı biber turşusu yediğini ve suyunu içtiğini söylememiştim. Fethiye’de sadece onun evinin foseptiği her hafta tıkanıyordu :) Aradan geçen birkaç yıldan sonra haywan adamın annesi o günü anlatıp haywan adama kızarken ben gülüyordum. Fakat Evil ve Haywan adam daha fazla gülüyorlardı. Meğerse, eniştesi olayı aileye anlatınca Haywan Adam bizim gaz kaçırdığımızı söylemiş :) Yuh yani! Bu kadar da rezil edilmezki bir insan. Hem de yalan bir suçlama ile :)

Ertesi sabah saat 07:00’de ölüdenize gittik. İki gündür nerdeyse hiç uyumamıştık. Sabah biz gittiğimizde Belcekız’da kimse yoktu. Biz yorgunluktan sahilde uyuya kalmışız. Uyandığımızda heryer insan kaynıyordu. Ortalarında elbiseleriyle uyuyan 3 tip :) Hemen ortama ayak uydurup, gün boyu Fethiye denizinden faydalandık ama akşam eve dönüşte ben istakoz gibi kızarmıştım :) Robot gibi yürüyordum :) Haywan adam ise artislik yapacam derken kafasında unuttuğu bandananın kurbanı olmuştu. Artık güneşten oluşmuş bir bandanası vardı :)


O gece haywan adamın eniştesinin evinde gece 1:30’da kalkacak Antalya otobüsünü beklerken ve birbirimize “uyuma” derken uyuduk :) Side’de Evil mahalleden tanıdığı birisiyle konuştu ve müdürü olduğu 2 yıldızlı bir tatil köyünde bizim staj yapmamızı sağlayacağını söylediği için Antalya’ya gidecektik. Saat 1:25’te uyandık. Hemen taksiye bindik ama otobüsü kaçırdık. Cebimizde sadece 80.000 lira kalmıştı.

Sabah saat 04:00’te Bodrum’dan gelecek olan otobüsün muavinine fiyat sorunca, bize kişi başı 70.000 lira dedi Oysa biz bileti 50 binden almıştık. Adam “tamam 50 bine gelin” dedi . Biz daha yüzsüzleşip bizde 40’ar bin var dedik ve otobüse binmeyi başardık :)

Çif katlı otobüsün alt kat kapı önündeki koltuğa ben (1,88cm) ve Evil (1,94 cm) oturduk :) Aslında oturmadık, sığıştık ve katlandık :) Antalya’ya vardığımızda cebimizde beş kuruş yoktu. Ailelerimizden para isteyebildik son kalan ufak jetonumuzla :) Sonrasında 5 otostop ve Side, Bingeşik Mevkii’ndeki tatil köyüne geldik. Adam bizi buyur etti ve biraz dinlenin dedi. Saat tam 13:00’te yatıp gene tam13:00’te uyandık. Tek fark aradan 24 saat geçmiş olmasıydı :) O kadar yorgunluk anlayın :)

Sonuç? Ne olacak koca bir sıfır. Bombalamalardan sonra Tatil Köyünde 20 misafir ve 20 garson vardı :) Görün Türk turizmciler hizmette nasıl sınır tanımıyor :) Biz 20 gün sonra gelip iş başı yapmak için ayrıldık. Antalya’nın bir ucundan diğer ucuna yürüyüp, minibüsle gene Fethiye’ye döndük ama yol boyunca bize “buradan geçen minibüs’e binin, 3 saatte Fethiye’de olursunuz” diyen ve bizim sahilden giden minibüsele 6 saatte Fethiye’ye gitmemize vesile olan şahsı çok ama çok andık :)

20 gün sonra tekrar gittiğimizde otelin durumu eskisinden farkısızdı. Staj kağıtlarımızı onaylatıp ayrıldık oradan. Gerçi Evil daha sonra o tatil köyüne gitti. Tek başına bir süre çalıştı ama benim gazımla ailesinden habersiz Istanbul’a dönüp bizde kalmaya başladı. Hergün ailesini arayıp (Bizim evden) havanın sıcak olduğunu , çalıştığını söylüyordu. Ama..Ama birgün babası “hadi leyn yalan söyleme biz öğrendik otelden çıkmışsın, söyle nerdesin?” demesi ile herşey karıştı :) Meğer kuzeni çalıştığı tatil köyüne gitmiş Evil’i görmeye. Oradan söylemişler ayrıldğını işten ve kuzen de hemen yetiştirmiş ailesine :) Hala aklıma geldikçe Evil’in o an ki yüzü çok gülerim :)

O yaz nerdeyse bütün güney sahilini gezdim. Marmaris’te abimle Çubucak’ta –başka bir yazımda sizlere Çubucak’ı anlatacağım- kaldım. Dikili’ye arkadaşlarımı görmeye gittim. Antalya – Fethiye arasını sahilden gittim.

Biz çalışmak için yola çıktık ama eniştemin başka bir özlü sözünde anlattığını yaptık :)

“Gör popom yolları iç soğuk suları”
posted by ANDY at 9:45:00 AM

3 Comments:

Eminim o zaman zor geliyordu herşey ama iyikide yaşamışız diyorsun şimdi.
Öğrencilik = Rezillik
Bizde az çekmedik zamanında:)

10/14/2006 12:55:00 PM  

O zamanların tadı bambaskaydı :) Parasız kalmalar, evde patates kızartmasına talim gunler, ekmek arası ketçap :))

10/14/2006 01:13:00 PM  

Er'im Soy'um, canimiz gözümüz... Ne gunlerdi dimi? O guzel gunler, beni daha da guclu kiliyor su fransiz ellerinde. Özlemle, tekrar biraraya gelicegimiz gunleri bekliyorum. Insallah, yine salyalarimizin akarak uyuya kaldigimiz ölüdeniz sahillerinde, ufakliklarimizla gorusmek nasip olur.

10/23/2006 12:25:00 AM  

Post a Comment

<< Home