YAŞAMA DAİR HERŞEY

Tuesday, October 17, 2006

Fransa - Boykot - Dış Politika

Dün yumurcak'ın blogunda okuyunca karar verdim bu konuda birşeyler yazmaya. Aslında yumurcak olaya çok doğru bir pencereden bakmış. Boykot iki üç ürünü almamakla olmaz. Boykot ülkenin her kurum ve kuruluşu ile olmalı. Hatta Fransa yasayı kanunlaştırmasa dahi yapılmalı. Çünkü bu olaylar onlar için artık politik bir görüş olmuştur. Her sene yabancı ülke meclisleri kendi iç sorunlarıymış gibi Ermeni meselesini tartışıyorlar. Biz ise sadece "kınama notu" ve meclisteki partilerin grup toplantılarında yalandan nutukları ile yetiniyoruz. Bu böyle devam ederse biz daha çokkkk boykotlar yapmak durumunda kalırız!

Ben esasında bugün eskiye gideceğim. 1945'lere kadar uzanan bir süreçte kendi fikirlerimi anlatacağım. Atatürk'ün bıkartığı borçsuz ve hızla kalkınan, deyim yerindeyse tamamen kendi yağıyla kavrulan bir ülke temellerinin nasıl bugunlerde IMF vb. desteklerle ayakta kalmaya çalıştığını...

Daha önce de yazmıştım. Atatürk 19 yy.'da 20. yy eğitimi almış olmasına rağmen ülkeyi bıraktığı idareciler 19. yy eğitimi aldıkları için; ne Atatürk'ü ne de onun fikirlerini anlayamışlar ve O'nun uygulamak istediklerini devam ettirememişlerdir.

Neden ise çok basit. Seçimi kazanmak isteği ve batıya olan özenti. Türkçe okunan ezan sırf seçim sırasında belli bir zümreye hoş görünmek ve onların oylarını almak için arapça okunmaya başlanmıştır.

Atatürk'ün başlattığı kalkınma planları çerçevesinde inşa edilen pek çok fabrika varken, biz uçak fabrikasını yabancıların sözlerine kanarak kapatmışız. Demiryolları bazı sanayicilerin işleri aksamasın diye arka plana itilmiş ve bugün bütün gelişmiş ülkelerde önemli rol oynayan demiryolu taşımacılığı bizde 1950'den ititbaren hiç gelişmemiş. Bu arada biz sağ dikiz aynası bile olmayan ve her sene sadece birkaç ufak değişiklik yapılarak sunulmuş araçlara mahkum edilmişiz!!!

Sonuç ise bugün ortada. Yukarıda sadece 2-3 örnek verdim. Bunlar bile bizim bugün neden dışa bağımlı olduğumuzu ortaya koyuyor. Birisi çok güzel bir söz söylemişti. "Amerika'nın % 10'u akıllıdır ve ülkeyi onlar yönetir. Türkiye'nin % 90'ı akıllı ama onlar kalan % 10'luk kısım tarafında yönetliyor."

Ben ilkokuldayken hayat bilgisi dersinde Türkiye için "Kendi kendine yeten yedi ülkeden biri" diye yazardı. Biz de kendi aramızda, ülkemizin ne kadar güçlü olduğunu konuşur gururlanırdık. Maalesef artık bu olgunun yerinde yeller esiyor. Ülkemizde yetişen her türlü meyva ve sebze yurt dışından geliyor ve biz bunları alıyoruz. Burada suç bu malları ithal eden değil, bu malların ülke içinde yetişenlerden daha ucuz olmasına çanak tutanlarda. Konunun uzmanı olmadığı halde önemli mevkilere gelen iş bilmezlerde.

Bu tepki her gece saat 21:00'de ışıkları söndürmekle, onun bunun mallarını almamakla olmaz. Bizlerin daha bilinçli sekilde hareket edip, sandıkta göstermemiz lazım tepkimizi demek istiyorum ama bakıyorum da maalesef kime oy vereceğiz, işte onu; hiç ama hiç bilmiyorum.

Sanırım bu ülke insanlarının hep birlikte hareket etmeleri için bize gene bir savas lazım :(


posted by ANDY at 12:02:00 PM

0 Comments:

Post a Comment

<< Home