YAŞAMA DAİR HERŞEY

Thursday, October 19, 2006

Ölüm..!

Bugün 20 yaşında gencecik, hayatının baharında, elim bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden bir çalışanımızın cenazesine katıldım. Çok acı verici bir durum. Ancak insan başına gelmedikçe o insanların ne çektiğini bilemez, anlayamaz.

Şehirden evine giderken bindiği taksi, yağmurlu havada yolda oluşan su birikintisine girince şoför dikersiyon hakimiyeti kaybetmiş ve yol kenarında duran elektrik direğine yandan çarpmış. Maalesef çocuğun oturduğu taraftan çarptığı için çoçuk hayatını kaybetmiş. Daha 10 gün önce diktatörün odasında personel için yeni alınacak kıyafetleri manken edasında bize sunan çoçuk bugün toprağın altında artık. Allah rahmet eylesin ve kalanlara sabır versin demekten başka yapacak birşey yok.

Ne garip bir durum..! Doğuyorsunuz ve belli bir sıra olmaksızın bu dünyadan ayrılıyorsunuz. Bu yalan dünyadan...İnsan düşünüce "bugün varız yarın yokuz" diye; o zaman neden bu hırs, bu mücadele, bu birbirimiz kırmalar. Sonuçta hepimiz o toprağın altında aynı yere gideceğiz. Ama yaşamın bunlarla alakası yok. O eskiden beri süre geldiği gibi bizi bir rüzgarın ucunda dağılan toprak parçaları gibi bölmeye devam ediyor. Biz bir araya gelmeye çalıştıkça sanki şiddeti daha artıyor yaşam rüzgarının...

Nerdeyse 18 yıl oldu canım annemi kaybedeli. Dile kolay 18 yıl. Nerdeyse bugün cenazesini defnettiğimiz çoçuğun yaşam süresi...Gencecik yaşta aramızdan ayrıldı canım annem. Ben ve abimi en iyi şekilde yetiştirmek, bizim hiçbir zaman hiçbir konuda eksiklik hissetmemizi sağlamak uğruna kendini feda etti...Yaşam O'nun için çok daha acımasızdı :( Annemi daha başka bir yazıda anlatmak istiyorum. O yüzden şimdi fazla ayrıntıya girmeyeceğim.

Size birazda buradaki (Gürcistan- Gürcüler Hristiyanlığın Ortodoks mezhebinden) cenazeleri anlatmak istiyorum. Zira bizlerin cenaze olgusundan farklı Ortodokslarınki. Bir defa ölen kişi yaklaşık 4-5 gün sonra defnediliyor. Bu sıra içinde ceset bozulmasın diye ölünün kanı çekilip yerine botoks enjekte ediyorlar. Merhum bu 4-5 günlük süre içinde evin salonunda tabutta yatıyor. Yani siz merhumla o kadar süre aynı evde kalıp defnedilinceye kadar üstü açık olan tabutta onu görüyorsunuz. Aynı zamanda makyajda yapılıyor merhuma. Cenaze günü evden üstü açık bir tabutla önce kilisiye taşınıyor sonra da mezarlığa. Bir başka değişik olay ise ölülerini tabut içinde gömmeleri. Daha ilginci ise cenaze sonrası topluca içki içilmesi. Anlıyorum şarap onlar için kutsal bir içki ama duyduğuma göre bir süre sonra sapıtmalar oluyormuş içkinin tesiriyle...Bu da onların geleneği işte.
posted by ANDY at 4:23:00 PM

0 Comments:

Post a Comment

<< Home