YAŞAMA DAİR HERŞEY

Tuesday, October 31, 2006

Cumhuriyet ve Atatürk...

Pazar günü Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 83. yılını kutladık. Gerçi yurt dışında bu etkinliklerin içinde olmasanız bile televizyondan izlemek insana gurur veriyor. Okunan şiirler, geçiş töreni vs..

Ben bugün olaya başka açıdan bakmak istiyorum. Bugün, halen bu ülkenin sınırları içinde yaşamanın sevincini, mutluluğunu YAŞAYAMAYANLARDAN konuşalım bence. İlk örnek olarak son günlerin en çok konuşulan ismi ile başlayalım. Orhan Pamuk denen şahsiyetle! Çünkü aldığı ödül ne olursa olsun, yurt dışında bu kadar tanınmış olması onun yazdıklarından öte, yaşadığı, yetiştiği ülkeyi; elinde belge, kanıt olmadan popüler olmak ve hayranlık duyduğu batıya yaranmak için söylediği sözlerle karalayarak bu ülkeyi haketmediğini orataya koymuştur. Varsın bizim bir kısım aydın geçinen yalakalarımız onun aldığı ödül için sevinsinler. Olaylara at gözlüğü ile bakmak aydınlık olmuyor ama ..!

Bir başka kıl olduğum kısım ise, Atatürk'ün hata (!) ya da yanlış(!) yaptığını düşünenler. Sanırım Atatürk'e çamur atmaya çalışanlar, O ve bu ülke için ölen yüzbinlerce insan olmasa bugün Istanbul'dan (tabi adı hala İstanbul olurmuydu bilemem!) İzmir'e giderken vize almak ya da pasaport kontrolünden geçmek durumunda kalacaklarını göremiyorlar. Bu topraklarda, Frana, İtalya, Yunanistan ve ya İngiltere devletlerinden birinde AZINLIK olarak yaşıyor olacaklarını düşünemiyorlar!

Elbette Atatürk tek başına ülkeyi kurtarmadı. Adını bildiğimiz ya da bilmediğimiz yüzbinler sayesinde oldu bu olay ama şunu iyi kavramak lazım; iyi bir ordu sadece cesur askerlerle değil, o orduyu yöneten zeki insanlarla savaşı kazanır. Tarih bunun örnekleri ile doludur. Faith Sultan Mehmet İstanbul'u tek başına mı fethetmiştir? Elbette hayır! Koca bir orduyu çok iyi yönetip, idare ettiği ve doğru kararlar aldığı için ordu gerektiği gibi haraket etmiştir. Maalesef Osmanlı olarak olarak yola devam etmek isteyenlerin, nerdeyse yok olacak bir toplumun kurtarılması aşamasında başrolü oynayan birisine bu şekilde davranmasını ben asla anlayamadım!!!

Ancak burada da ortaya haçlı seferleriyle başlayan ve Kurtuluş Savaşına kadar süren Türkleri yok etme amacına ulaşamayan batının yoktan var edip içimize soktuğu laiklik, ermeni, solculuk-sağcılık, Türk - Kürt sorunları (!) ile bunu başarmaya çalışması çıkıyor. Maalesef bizim aydın geçinen kısımla, bu sorunlar varmış gibi davranıp bu oyuna gelenler sayesinde bu sorunlar (!) büyüyüp bugünlere geldi. Halen insanlar manda ve himaye kabul edilmelimiydi tartışmasını yapıyorlarsa, oturup çok dikkatlice düşünmeliyiz!

Atatürk 20 yy.'da yaşarken bugüne dair söylediği sözlerle bile geleceği nasıl gördüğünü anlamamız gerek diye düşünüyorum. O sadece bir komutan değil aynı zamanda geleceği çok iyi analiz eden bir düşünür ve ülkesinin kalkınması için ne yapması gerektiğini, gelecekte nasıl davranılması gerektiğini görecek kadar ileri görüşlü bir devlet adamıdır. Zaten O'nun bu kadar ön plana çıkması bu özelliklerinden kaynaklanmaktadır. İyice inceler ve irdelersek, Atatürk'ün bu ülkede demokrasi olması için çoklu parti seçimleri için nasıl uğraştığını ve ülkeyi her zaman vatandaşın yönetmesi gerektiğini vurguladığını çok iyi anlarız. Ancak ülkeyi yönetirken bile sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket edenlere de bunu anlatmak gerek. Belki o zaman akıl ederler biz ülke vatandaşları AB'ye girmek istiyor muyuz diye sormayı!!!

Tüm dünya Atatürk'ün ne kadar büyük bir komutan, devlet adamı ve dahi olduğunu kabul ederken, Üniversitelerinde O'nun düşüncelerini okuturken ve O'nun bu ülkeye getirdiği her türlü yeniliğin, yönetim şeklinin günümüz şartlarına uyumluluğunu konuşup bunu överken, biz maalesef ne Atatürk'ün ne de düşüncelerinin değerini bilemiyor, sahip çıkamıyoruz.

O'nun isteği, sadece fikirlerini ve düşüncelerini anlamış olmamız ve uygulamamızdır. Her bayramda büstüne çiçekler koyup yalandan konuşmalar yapmamız değildir!

Nice 83 yıllara ama Atatürk'ün düşünce yapısını yakalamış olarak..!
posted by ANDY at 9:05:00 AM

1 Comments:

Demokrasi & Cumhuriyet tartışmaları konusunda güzel bir örnek hafızam beni yanıltmıyorsa Özdemir İnce vermişti. Benzetme şarap ve bardakla ilgili..Burada şarap demokrasi, bardak cumhuriyet oluyor şimdi biraz açayım konuyu;

* Bir kesim hem kadehten (cumhuriyet), hem şaraptan (demokrasiden) nefret eder onun amacı şarabın dökülmesi ve bardağı kırmak şeriat getirmektir, ama bardağı kırmak için demokrasi sever yani şarapsever gözükür bu ifade yobaz kesimi anlatıyor.

* demokrasiyi seven ama bardaksız (cumhuriyetsiz) şarabın bardakta durmayacağını savunan, bardağın önemini kavrayan, daha cumhuriyetçi bir kesim.

* Şaraba bayılan ama, onu koruyan dökülmesini önleyen şeyin bardak (cumhuriyet) olduğunu unutmuş gözüken sorumsuz bir gurup.

bu konuda lütfen İngiltere krallık, İran cumhuriyet v.s örneğini vermeyelim baydı artık, burada anlatmak istediğim Atatürk' ün kurduğu cumhuriyetin tepeden inmecide olsa demokrasinin altyapısını oluşturan laik kazanımları !

11/14/2006 12:16:00 AM  

Post a Comment

<< Home