YAŞAMA DAİR HERŞEY

Friday, September 28, 2007

Yalnızım Dostlarım Yalnızım, Yanlız!

Bir çoçuk sahibi olmaya karar verince bunun getireceği yükümlülükleri de kabul etmiş olursunuz. Öncelikle eşinizin hamilelik dönemini en rahat şekilde ve sorunsuz yaşaması için çaba sarfedersiniz. Hamile kalmadan önce duyduğunuz pek çok hamilelik tecrübesine kendinizi hazır edersiniz.

İlk üç ay çok uyur. Yediğine içtiğine dikkat etmesi gerekir. İlk üç ay çok uyur. Hareketleri yavaş yavaş sınırlanmaya başlar.İlk üç ay çok uyur. Daha duygusal ve hassas olur. İlk üç ay çok uyur. Vücudun hormonel dengesi ve vücud yapısı değişir. İlk üç ay çok uyur. İlaç almaması gerekir. İlk üç ay çok uyur. Bol bol taze meyve yemesi, özellikle elma yemesi iyidir. İlk üç ay çok uyur. Doğuma yardımcı olacak egzersizler yapması gerekir. İlk üç ay çok uyur.

Yukarıdaki olayların hepsine hazırdık. Hepsinide yaşadık ve yaşıyoruz. Ancak "İlk üç ay çok uyur" cümlesi hariç!!! Ulan 6 ay oldu hatun halen saat 21:00'de uyuyor. Ben de tek başıma artık playstation oynuyorum, dizileri tek başıma izleyip palyancom'a anlatıyorum. Birde palyancom uyandığı zaman bana kızıyor :) Neden onu uyandırmamışım. Neden gidip yatağımızda uyumamışız. Ben O rahat etsin diye bırakıyorum uyusun dinlesin diye bir üstüne üstlük azar işitiyoruz :):) Hayır, hatun birde her akşam eve giderken "bu akşam uyumayacağım, seninle oturacağım" diyor. Eve gidiyoruz koltuğa oturtukdan 5 dk sonra yatma pozisyonuna geçiyor ve takriben 2 dk sonra uçuşa geçiyor :):)

Son yazımda Koyubeyaz ve Nenoni, bu son günlerin tadını çıkarmamızı, sessizliği dinlememizi, uykunun tadını çıkarmamızı tavsiye etmişler. Valla akşamları palyancom'da uyuduğu için ev sessiz oluyor. Ben bunu FIRTINA öncesi sessizliğe benzetiyorum. Bebişin doğumu ile evde fırtına başlayacak :):)

Anlayacağınız birisi size "ilk üç ay hep uyur" derse sakın inanmayın. Çünkü tüm hamilelik dönemi boyunca da uyunabiliyor :):)
posted by ANDY at 9:25:00 AM 18 comments

Monday, September 24, 2007

İstanbul, ZUZU, Te Ador...

En son nerde kalmıştık? Evet BODRUM'daydık :) Tatili uzatmak niyetimiz olmuştu ancak palyancomun dedesinin hastaneye kaldırıldığını duyunca dönme karar aldık. Her nekadar sonradan annem arayıp "dedeniz eve geldi, iyi" dese de bizim içimiz rahat etmedi ve eve dönüş yolcuğu başladı. Aşağıdaki yazımda söylediğim gibi daha Aydın otobanında egzosun son susturucusu patladığı için yol boyunca ralli arabası gibi ses çıkartarak geldik :) Başlarda problem yoktu. Çünkü sese dikkat etmemiştik. Selocan arabaya hava bilmemnesi taktırmış, bu nedenle 3000 deviri geçince arabadan çok da rahatsız etmeyen bir ses geliyordu (egzosdan gene) ancak bu sefer 2000 devirde bile bu ses hiç azalmıyordu. Biz bunu ne zaman farkettik işte o zaman beynimizi oymaya başladı :) Zaten evin önüne geldiğimiz zaman Selocan arabadan çıkan sesi duyunca "tamam ben böyle 1 hafta gezerim, ses süper olmuş" dedi :)

Tatil dönüşümüzde en çok merak ettiğimiz ZUZU'muzdu :) Ne kadar olmuştu. Son kontrolden sonra 2 ay geçmişti nerdeyse. Evet merak edenlere 10 Eylül tarihi itibariyle ZUZU 30 cm ve 700 gr. Doktor normalden iki hafta büyük olduğunu söyledi :) Valla hayırlısı ile doğsunda başka birşey istemiyoruz. Bu yüzden bazen O'nun hakkında fazla konuşmak, ayrıntıya girmek de istemiyorum. Bilirsiniz bizlerde "nazar değme" korkusu vardır ;) (Resimleri palyancom ekler artık bloguna)

Palyancomun göbişi de Türkiye'de sanki daha bir hızlı büyüdü :) Birde o göbekle romanlar gibi göbek atınca çok komik oluyor :) Allah'a şükür O'da çok iyi. Öyle çok rahatsız, huysuz bir hamilelik dönemi olmadı şimdiye kadar ve inşallah kalan aylarda da rahat olur. Ama güçlüdür, dirayetlidir benim palyancom :)

Gelelim Te Ador'a :) Beyfendi artık evin içine de girmeye başladı :) Önceden sadece terasta dururdu. Sonrasında merdivenleri de kullanmaya başladı ve kış yaklaşırken evin içine yavaş yavaş girmeye başladı :) Düne kadar kapı eşiğini geçmeyen beyfendi yakında baş köşeye oturma hazırlığı yapıyor :) Gerçi birkaç defa beni kızdırdı sokakta yürürken ama verdiğimiz ceza ve kızmalar sonucu hatalarını düzeltti. Sokağa çıkınca kimse yoksa herşey çok güzel ama birkaç kişi sevmeye kalksın hemen şımarıyor ve söz dinlemiyor. Cezasını çektikten sonra dışarıda gezerken çağıran kimseye gitmedi ve birde gözüme bakıyor "bak buradayım, biryere gitmedim, söz dinledim" dercesine :) Bizimde ilk köpeğimiz olduğu için eğitiminde eksik kaldığımız yönler oldu. Gerçi bir eğitim merkezine versek eminim süper olurdu :)

- beyfendi evin içine girme çalışmaları esnasında :) -

Bu sene Ramazan'ı Istanbul'da karşıladık. Ezan sesini duyup, ailecek sofraya oturup, iftar açmak çok güzeldi. 2 senedir bunu yaşamamıştık. Bir akşam Feshaneye gidelim dedik ama o akşam Sami Yusuf'un konseri vardı aşırı kalabalık yüzünden vazgeçtik ve Dolmabahçe'de içtik çaylarımızı. Tabi ki birde nargile keyfi vardı :)


İki sene önce Tiflis'e gelirken, Istanbul'un heryerinde otoyol genişletme, düzenleme çalışmaları vardı ancak görüyorum ki iki sene sonunda değişen pekbirşey yok! Metrobüs gelecekmiş ama çözümü zaten dünya bulmuş ve yılardır uyguluyorlar. Raylı sistem ve yer altından! Biz halen yolları daraltıp hafif raylı sistem ve metrobüslerle uğraşıyoruz. Ya kardeşim madem başladınız bu işe bundan 50 sene sonrasını düşünerek hareket etsenize. Tamam maliyet çok daha fazla olacak ama Istanbul koskoca bir şehir! Bu büyükülüğü kaldıracak projerler lazım Istanbul'a. Artık trafikte beklemekten deliye dönmüş insanlar. Kimsenin kimseye saygısı kalmamış. İçinde olanlar bunu sanki hep böylemiş gibi algılıyor ama 2 sene öncesi bu kadar değildi! Yazık :(

Sonunda iki haftalık tatil bitti ve bizim kürkçü dükkanına dönme vaktimiz geldi :) Dönüş yolunda uçak özellikle Batum üzerinde ve inişte çok sallandı. Biraz stress olduk ama palyancom bu konuda benden daha sakindi :) Benim O'nu sakinleştirmem gerekirken O bana sakinleştirici etkide bulundu ve sağ salim indik Tiflis'e...
posted by ANDY at 9:24:00 AM 14 comments

Wednesday, September 19, 2007

Tatil - Islak olma durumu :)

Sanırım 20 gune yaklaştı yazmayalı. Ee... tatilde olunca insan biraz aksatabiliyor blog olaylarını :) Fazla uzatmadan hemen başlıyorum tatil'imizi yazmaya :) Gerçi palyancom'da kendi yorumu ile anlatacak ama birde benden duymuş olun :)

C.tesi gunu (1 eylül) Çanakkale'ye uğramak suretiyle İzmir'e varılır. Çanakkale'de palyancomun kuzeni vardı ancak sadece eşi ile gorusebildik. Çok tatlı bir bebekleri var. Kız 2 aylık ama hin gibi bakıyor etrafa. Herşeyi çok dikkatli inceliyor. Zaten bu aralar ne zaman bir bebek görsem doğumuna 3 ay kalmış olan oğlumun nasıl olacağını merak eder oldum :)

- Gelibolu Liman -

- Huzurlarınızda Ayça -


- Gelibolu'dan Lapseki'ye geçerken feribotun denizde oluşturduğu köpükler -

C.tesi akşamı Kuzen Mu ile Narlıdere'de balık sefası ve gece konaklama, ertesi sabah uzun zamandır göremediğim Teyzemi ve eniştemi (en buyukler) ziyaret edip, akşam üzeri Bodrum'a varış.


- Bodrumdayız -

Bordum'da Yahşi'de kaldık. Ortakent'ten sonra sola donuyorsunuz. Sitede, Eylül olmasından dolayı olacak sanırım, pek fazla insan yoktu. Aslında boylesi daha iyi. Palyancom'la son yanlız tatilimizde tamamen başbaşaydık :) İki defa Bordum'a indik. Geçen senelere göre daha bir kalabalıktı Bodrum. Çarşıda gezerken gözümde üniversite yıllarında Bodrum'a gelişim canlandı. O zamanlar gençliğinde verdiği enerji ile sabahlara kadar barlardan çıkmazi deli gibi dans ederdik. Şimdi ise daha sakin, kafamızı dinleyeceğimiz bir mekan ve tatil istiyoruz :) Bu düşünce ile yeni marinadaki bir bara gittik ve jazz dinledik. Mekan da güzeldi, çalıp soyleyenler de.


- işte bu sahilde ıslandık durduk -


- Bu da sahilden başka bir görüntü -

- Gece evin terasından görünüm / insanın ruhu dinleniyor vallahi :) -

5 gunluk Bordum macerarı sonrasında dönüş yolunda iken egzosun patlaması sonucu abarth egzos takılmış araba gibi sesler çıkararak Bursa Mudanya'ya durmaksızın sürmek ve yol boyunca çıkan sesten dolayı kulaklarımızın işitmeme ve kafamızın ağrıması gibi durumlar yaşadık :) Durup bir yerde tamir ettirme şansım olmadı çünkü feribota yetişmek gerekiyordu. Zaten İstanbul'a iner inmez millet bize uyuz oldu sanırım. Çünkü arabadan ralli arabası gibi sesler çıkıyordu. Insanlar yarış yapacağız sandılar sanırım :)


- Bodrum'daydık -

posted by ANDY at 10:18:00 AM 16 comments